Her Şeker Hastasında Görme Azlığı Meydana Gelir mi?
Şeker hastalarında retina hasarını hızlandıran bir takım faktörler vardır; mesela sigara kullanımı, gebelik, kansızlık, birlikte böbrek hastalığının olması, kolesterol yüksekliği, hipertansiyonun olması, şekerin göze hasarını hızlandırır. 15-20 yıl diyabeti olan hastaların %90 da retina hastalığı mevcuttur. Uzun süre kan şekerinin yüksek seyretmesi durumunda göz damarları etkilenir, retina denilen sinir tabakasının beslenmesi bozulur. Retinada yeni damar oluşumları meydana gelir ve bu yeni oluşan damarlardan dışarıya sıvı sızar. Retinadaki damarlarda sızıntı olması sonucunda sıvı retinada göllenir, retinanın şişmesine neden olur. Sızan sıvı ile birlikte yağlı içerik de bulunduğundan bunlar retinada eksuda adi verilen tabakaların oluşmasına ve görmenin azalmasına neden olur. Yeni damarlar oluşmadan önce tanı konulduğunda dönemde görmede herhangi bir değişiklik olmayabilir. Ancak bu dönem çok hızlı ilerler ve ileride tehlikeli formlara dönüşerek görmenin aniden azalmasına neden olabilir.
Seker Hastalığı Nasıl Körlüğe Neden Olur?
Şeker hastalığı, retinanın ince damarlarını etkiler. Damarlarda hasarın meydana gelmesi sonucunda sıvı sızıntısı meydana gelir. Damar dışına sızan bu sıvı görme merkezinde ödeme neden olur. Göz içine kanama meydana gelmesi sonucunda görme kaybı meydana gelebilir. Retinada bantlar meydana gelir, bu da retinayı çekerek dekolmana, yırtıklara neden olabilir. Görme merkezinde beslenme bozukluğuna bağlı olarak görme kaybı gelişebilir.
Seker Hastalığı Kontrol Altına Alınabilir mi?
- Düzenli kontrollere gidilmesi, görme problemi olmaksızın hastaların izlenmesi tedavideki ilk adımdır. Erken tanı konması, uygun zamanda tedavi yüz güldürücü sonuçların alınmasını sağlar.
- Diyabetin iyi kontrolü hipertansiyonun düzenlenmesi, kanda yağ oranlarının azaltılması, diyabete bağlı göz problemlerini ciddi olarak kontrol altında tutar.
Diabete Bağlı Göz Hastalığının Takip ve Tedavisi İçin Gerekli Tahliller
FFA-OCT FFA ve OCT tahlilleri; göz arkasındaki kanama , damar baloncuklanmaları (anevrizma) ve sızıntılarının belirlenmesi, hastalığın şiddetinin evrelenmesi, göz akasında kanlanmanın yetersiz olduğu alanların belirlenmesi (iskemi) konusunda hekime yardımcı olur. Uygulanması gerekli tedavinin belirlenmesinde ve takipte mutlaka gereklidir.
FFA işleminde kol damarlarından verilen özel bir boya (fluorescein) dolaşım sistemine katıldıktan sonra, 10 dakika süreyle gözün fotoğrafları çekilerek, bozuk kılcal damarların varlığı araştırılır. OCT yöntemi ise göz sinir tabakası retinanın çok ince tomografik görüntülerinin alınmasıdır.
Tedavi
Şeker hastalığına bağlı retinopatide başlıca tedavi lazer uygulamasıdır. Sızıntı yapan baloncuklar kapatılır ve gözün kansız kaldığı için beslenemeyen kısımları lazer ışınlarıyla yok edilir. Lazer tedavisi kaybolan görmeyi geri getirmemekle birlikte 2 yıl içindeki görme kaybını anlamlı derecede azaltmaktadır (% 50 oranında).
Son yıllarda uygulamakta olduğumuz göz içi enjeksiyon yöntemi tedavide etkinliğimizi çok arttırmıştır.
Göz sinir tabakası yırtıkları ve inatçı kanamalarda cerrahi tedavi bazı hastalarımıza gerekebilmektedir.
Göz İçi Enjeksiyon Tedavisi
Şeker hastalığı ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu retina tabakasını etkileyen hastalıklardır. İleri yaşlarda görme azlığının en sık sebebini oluştururlar. Bu hastalıklarda görme kaybının ortak sebebi, görme merkezini içeren retina tabakasında yeni damar oluşumunun gelişmesidir. Bu hastalıklara bağlı olarak yeni oluşan damarlar, mevcut orjinal damar yapısı kadar güçlü olmadığı için görevlerini ideal olarak yapamazlar. Bunun sonucunda da damarlardan dışarıya doğru sıvı sızması ve kanamalar meydana gelir. Mevcut sıvının damar dışına çıkması yani retinada toplanması sonucunda da retina ödemi gelişerek görme azlığına neden olur. Gelişen görme azlığı tedavisi kalıcı olabilir, geç kalınırsa tedavi edilmesi güçleşir.
Retinada yeni damar oluşumu körlük sebebi olabilir. Bu durumun engellenmesi için bazı tedavi yöntemleri vardır. Tedavilerdeki amaç en etkili ve riski en az yöntemin ilk olarak tercih edilmesidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar retina hastalıklarında Enjeksiyonla Tedavisinin etkinliği gösterildi. Enjeksiyon tedavisi yeni damar oluşumunu engelleyen bir ilacın göz içi sıvısına enjekte edilmesi ile uygulanan bir yöntemdir. Yapılan çalışmalar bu ilacın retinaya toksit etkisi olmadığını göstermiştir. Şeker hastalığı ve yaşa bağlı makula dejeneresansı (sarı nokta hastalığı) olanlarda faydalı bir yöntem olması geniş bir hasta kitlesinin bu tedaviden fayda görmesini sağlamıştır.
Online Randevu Oluştur